Ülkücülük, Nizam-ı Alem’in Davasıdır, Menfaatin Değil

Aziz DAĞTEKİN Yazdı


Ülkücülük, Nizam-ı Âlem ve İlahi kelime-itullah davasıdır. Bu fikirde olmayan ülkücü değil, olsa olsa şarlatan ve menfaatperesttir.
Bu cümle bugün belki de her zamankinden daha yüksek sesle söylenmelidir. Çünkü son dönemlerde “ülkücü” etiketiyle ortaya çıkıp ülkücülüğün vakarını kirleten, dava ahlakını menfaat terazisine vuran, Türk-İslam ülküsünü günlük siyasi hesapların malzemesi hâline getiren bir zümre türedi.

Ülkücülük, sokak arası kavgası değildir. Devlet kadrolarını paylaşma pazarlığı değildir. Ülkücülük makam, mevki, ihale, itibar arayışı hiç değildir.
Ülkücülük; cihanşümul bir iddianın, Nizam-ı Âlem ülküsünün, Allah kelamını yüceltme gayesinin adıdır.

TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ KÜÇÜK HESAPLARA SIĞMAZ

Gerçek ülkücüler bilir!
Bu dava üç günlük değil, üç kıtalık bir davadır.
Bu dava seçimden seçime hatırlanan bir slogan değil, bin yıllık bir yürüyüştür.
Bu dava, “günü kurtarma” değil; küresel denklemi, tarihsel sürekliliği ve Türk milletinin çağlar üstü misyonunu anlayabilme şuurudur.

Bugün “ülkücü” diye ortaya çıkıp mafyatik ilişkilere, karanlık yapılara, para ve güç ağlarına bulaşanların bu yürüyüşte yeri yoktur. Onlar ülkücü değil, olsa olsa ülkücünün adını kirletmeye çalışan istismarcılardır.

TARİHİ OKUMADAN BUGÜNÜ YORUMLAYAN YANILIR

Türk’ün tarihini bilmeyen, millî kültürü kavramayan, Türk cihan hâkimiyeti ülküsünü idrak etmeyen; küresel oyunları da, Türkiye’ye çekilmek istenen operasyonları da okuyamaz.

Bugün Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” hedefi, basit bir güvenlik stratejisi değildir.
Bu, büyük Türk devlet aklının yeniden ayağa kalkma hamlesidir.
Bu, Anadolu’dan yükselen yeni bir jeopolitik iradedir.
Bu, Türk milletinin bin yıllık bekâ refleksinin modern dünyaya yeniden inşa edilerek taşınmasıdır.

KÜRESEL TAHRİKLERE KARŞI UYANIK OLMAK ZORUNDAYIZ

Tam da bu noktada, küresel aktörlerin Türkiye’nin iç siyasetine müdahale için nasıl tuzaklar kurduğunu iyi okumak gerekiyor. Ne zaman Türkiye terörü tasfiye edecek bir irade koysa, içeride birileri hemen hedef şaşırtmaya başlıyor.
Fitne odakları, sosyal medya çeteleri, menfaat grupları, karanlık ilişkiler… Hepsi aynı yerden düğmeye basılmışçasına harekete geçiyor.

Bu oyuna gelerek MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hedef tahtasına oturtan, kendisini ülkücü zannedenler aslında farkında olmadan küresel planların dümen suyuna giriyor.
Çünkü Bahçeli, Türkiye’nin terörle mücadele stratejisinin en kararlı ve en tutarlı savunucularından biridir.
Bu duruşu bozmak isteyen odakların amacı bellidir.
Türk milliyetçiliğini bölmek, ülkücü fikriyatın ruhunu dağıtmak, Türkiye’nin millî direncini kırmak.

Ve ne acıdır ki bazı “sözde ülkücüler” bu oyunun taşeronluğunu dahi fark etmeden yapmaktadır.

ÜLKÜCÜNÜN GÖREVİ NET VE TARİHSELDİR

Gerçek ülkücünün hedefi;
— Alan kapmak değil, Nizam-ı Âlem’i tesis etmektir.
— Sizlik-bizlik kavgası değil, cihanşümul bir Türk medeniyetini yeniden ayağa kaldırmaktır.
— Kişilerle uğraşmak değil, milletin varlığını ebediyete taşımaktır.

Ülkücülük; sokak dilinin değil, imanın, irfanın, ahlakın ve devlet aklının davasıdır.
Bu dava; günübirlik politik tartışmaların, sosyal medyada tetikçilik yapanların, menfaat sofralarının kaldırabileceği bir yük değildir.

Ülkücülük, bir etiket değil bir şereftir.
Kökü Göktürkler’e, Oğuz Kağan’a, Alparslan’a, Osman Gazi’ye Atsız’ın ve Başbuğ Alparslan Türkeş’in fikir dünyasına uzanan bir iman zinciridir.
Bu zinciri kırmaya çalışanlara karşı uyanık olmak her Türk milliyetçisinin görevidir.

Ve Unutulmasın!

Ülkücü, üç kuruşluk menfaatin değil, cihanı titreten büyük ülkünün adamıdır.

Onun pusulası makam, mevki, alkış değildir; Hakk’ın davası ve Türk’ün bekasıdır.

Ülkücü, günü değil asırları okur.

Gölge oyunlarına değil, küresel hesapların karanlık dehlizlerine bakar.

Sokak dedikodularına değil, milletin kader çizgisine kulak verir.

Ve bilinsin ki;

Ülkücünün yönü, güne dönen döneklerin değil; gök kubbeyi yırtacak iradenin yönüdür.

O, başını eğmez; rüzgâra göre şekil almaz; devrildikçe doğrulan, bastıkça çelikleşen bir iradenin sahibidir.

Çünkü ülkücü, küçüğün değil; büyüğün, hatta en büyüğün, Nizam-ı Âlem’in davasını taşır.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Tekin’den Ara Tatiller İçin Sinyal: Kaldırılması İçin Yoğun Talep Var

Ara Tatiller Kaldırılabilir Ara tatillerle ilgili çok sayıda geri bildirim aldıklarını söyleyen Bakan Tekin, özellikle …

Bir yanıt yazın