Tekstil ağlıyor, esnaf kepenk indiriyor, işçiler çaresiz!

Türkiye bir zamanlar dünyanın tekstil cennetiydi. Avrupa’nın giyim üssü, Orta Doğu’nun üretim merkeziydi.
Bugünse aynı sektör, “yüksek maliyet”, “işgücü krizi” ve “dış rekabet” arasında sıkışmış durumda.
Fabrikalar kepenk kapatıyor, atölyeler taşınıyor, ihracat düşüyor.  Kısacası, Türk tekstilinde alarm zili çalıyor.

Tekstil Cennetinden Tekstil Göçüne

Türkiye’nin en köklü sektörlerinden biri olan tekstil, yıllık 20 milyar dolarlık ihracat hacmine sahipti.
Ancak son iki yılda tablo dramatik biçimde değişti.
Artan enerji fiyatları, döviz dalgalanmaları, asgari ücret zamları ve finansmana erişim zorluğu, üreticiyi köşeye sıkıştırdı.

Birçok üretici artık çözümü yurt dışında arıyor. Mısır, Fas ve Cezayir gibi ülkeler, Türk tekstilciler için yeni “üretim üsleri” haline geldi.
Son verilere göre 200’den fazla Türk tekstil firması üretimini Mısır’a kaydırdı. Bu sadece fabrika taşımak değil, bir sanayi göçü.

Esnaf Kepenk Kapatıyor, İşçiler İşsiz

Sektörün en kırılgan halkası olan atölye esnafı ise maliyet baskısına dayanamadı. Tekstil konfeksiyonunda binlerce küçük işletme son bir yılda kapısına kilit vurdu.  Bazı illerde işçi çıkarımları toplu hâle geldi; sendikal verilere göre 250 bin kişi sektörden ayrıldı.
Kimi işletmeler asgari ücret artışlarını karşılayamazken, kimisi hammadde fiyatlarındaki artıştan dolayı üretimi durdurdu.

Bir sektör temsilcisi özetliyor:“Enerji maliyeti ikiye, işçilik üçe katlandı. Artık bir tişörtü burada üretmek, aynı tişörtü Mısır’da üretmenin iki katı maliyete denk geliyor.”

Çin, Vietnam, Bangladeş Yeni Cennet

Küresel pazarda Türkiye’nin rekabet gücü hızla eriyor. Çin, Vietnam ve Bangladeş; düşük işçilik maliyetleri ve agresif ihracat politikalarıyla yeniden öne çıktı.
Üstelik Avrupalı markalar artık üretimlerini daha ucuz ülkelere kaydırıyor. Türkiye’nin en büyük avantajı olan “yakın pazar” konumu bile, artık yüksek maliyet farkını kapatmaya yetmiyor.

Avrupalı bir tedarik yetkilisinin sözleri durumun özetidir: “Türkiye kaliteli üretim yapıyor ama artık fiyat avantajını kaybetti. Aynı ürünü Mısır’da yüzde 30 daha ucuza yaptırabiliyoruz.”

İşgücü Krizi: Kim Çalışacak?

Türkiye’nin tekstil işgücü, son yıllarda ciddi bir dönüşüm geçiriyor. Suriyeli mültecilerin sektörde yoğunlaşması, hem ücret dengesini hem de kayıt dışı istihdamı etkiledi.
Araştırmalara göre, tekstil atölyelerinde mülteci işgücü payı bazı bölgelerde yüzde 30’a ulaştı.
Bu durum yerli işçilerin sektörden uzaklaşmasına, nitelikli istihdamın azalmasına yol açtı.

Böylece Türkiye, tekstilde hem nitelikli işçi kaybediyor,
hem de üretim maliyeti avantajını tamamen yitiriyor.

“20 Milyar Dolarlık Risk”

Uzmanlar uyarıyor: Eğer bu gidişat sürerse, Türkiye tekstil ihracatında 20 milyar dolarlık kayıp riski ile karşı karşıya.
Sadece üretim değil, tasarım, kumaş, aksesuar ve lojistik zinciri de bu göçten etkilenecek.

Ekonomistlere göre bu tablo, “sanayi kan kaybı” anlamına geliyor: “Tekstil sadece tişört değil; istihdam, döviz, ihracat, sosyoekonomik denge demek.  Bu zincir kırılırsa, Türkiye sanayide domino etkisi yaşar.”

 İç Baskı mı, Dış Baskı mı?

Bazı uzmanlar soruyor: “Bu göç, küresel rekabetin kaçınılmaz sonucu mu, yoksa iç politikaların hatası mı?”
Yanıt muhtemelen ikisi birden.
Yüksek enerji maliyeti, vergi yükü, asgari ücret artışı ve döviz baskısı iç etkenler arasında. Dışarıda ise Uzak Doğu ülkelerinin agresif fiyat politikaları var.

Sonuçta tablo net: Türkiye üretimden uzaklaşıyor, fason zincir kayıyor.  Bu sadece ekonomik değil, stratejik bir kayıptır. Sektörün Çağrısı: “Devlet Müdahalesi Şart”

Tüm bu gelişmeler karşısında sektör temsilcileri, acil destek çağrısı yapıyor.  Enerji ve istihdam maliyetlerinde geçici sübvansiyon, ihracat kredilerinde kolaylık, tasarım ve markalaşmaya teşvik isteniyor.
Küçük atölyelere özel destek paketi önerisi gündemde.

Bir sektör yetkilisi şöyle diyor: “Türkiye tekstili ölüyor.  Bugün destek verilmezse, yarın geri dönülemeyecek bir göç başlayacak.  Tekstil gittiğinde sadece fabrika değil, bir şehir, bir ekosistem gider.”

 Tekstil, Bu Ülkenin Sessiz Kalbi

Tekstil, Türkiye’nin sadece bir sanayi kolu değil, emek kültürünün omurgasıdır. Anadolu’nun her şehrinde bir tezgâh, bir dikiş makinesi, bir umut vardır. O umut şimdi sessiz sessiz sönüyor. Devletin, bu çığlığı duyması gerekiyor.  Yoksa bir sabah, 20 milyar dolarlık tekstil sanayiyle birlikte, Türkiye’nin “üretim gücü” de tarih sayfalarına karışacak.

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekonet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Son Dakika: Asgari Ücret Kararı Açıklandı

Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri sonuçlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, …

Bir yanıt yazın