Tank yok, tüfek yok! Türkiye finansal işgale direniyor!

Aziz Dağtekin Yazdı

Bugün Türkiye’nin ekonomisi yalnızca piyasa hareketlerinin değil, aynı zamanda derin ve organize bir kuşatmanın hedefindedir. Bu kuşatma; faiz lobileri, uluslararası derecelendirme kartelleri, küresel finans baronları ve içerideki taşeronları eliyle yürütülen hibrit bir ekonomik savaşın ürünüdür. Türk Lirası’nın değerini kontrol etmek, üretim gücünü kırmak ve ülkeyi sürekli borç sarmalında tutmak isteyen bu yapılar, 21. yüzyılın en sofistike işgal yöntemi finansal emperyalizm uygulamaktadırlar.

Bu karanlık akıl, yerli iş birlikçileriyle beraber Türkiye’yi “istikrarsız ülke” statüsüne sokarak yatırım ortamını sabote ederken, ülkenin ekonomik bağımsızlığını IMF reçetelerine, Merkez Bankası manipülasyonlarına ve dış borç bağımlılığına mahkûm etmeye çalışmaktadır. Bu bir ekonomik darbedir. Sessiz ama ölümcüldür.

Şunu net olarak anlamalıyız ki, 21. yüzyılın en sofistike savaş biçimi, askeri değil ekonomik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Türkiye, son 40 yılda küresel finans mimarisi içinde borçla yaşama düzenine hapsedilmiş; sıcak para girişine bağımlı, faizle kontrol edilen, enflasyonla sindirilen ve dış baskılarla yönlendirilen bir ekonomik düzene mahkûm edilmiştir.

Bu düzen; Batı merkezli derecelendirme kuruluşları, faiz lobileri, spekülatif sermaye grupları ve içerideki ekonomik çıkar çevreleri aracılığıyla sistematik bir bağımlılık üretmektedir. Bu durum, ulusal egemenliğin yalnızca siyasal değil, aynı zamanda ekonomik olarak da tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir.

Kritik soru şudur: Türkiye bu kısır döngüden nasıl çıkar?

Ekonomik bağımsızlık, yalnızca dövizin kontrolüyle değil, paranın, üretimin, teknolojinin ve kültürel zihniyetin kontrolüyle mümkündür. Türkiye’nin önündeki bu sarmalı kırmak için radikal ancak milli gerçeklere dayanan stratejiler vardır. İşte Türkiye’yi küresel ekonomik vesayetten kurtaracak o stratejik adımları 8 ana başlıkta toplayabiliriz.

1. PARASAL EGEMENLİĞİ GERİ AL! MERKEZ BANKASI TAM BAĞIMSIZ OLMALI, ANCAK KÜRESELCİLERDEN!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, uluslararası finans baronlarının değil, Türk milletinin çıkarlarını koruyan bir kurum olmalıdır. Faiz politikaları Londra merkezli sermaye gruplarının değil, Anadolu çiftçisinin ve sanayicisinin ihtiyacına göre şekillenmelidir. Faiz silahı, borç ekonomisine bağımlı kalmak için kullanılan en büyük tuzaktır. Faiz lobisinin tuzağından çıkmadan, bağımsız olunamaz.

2. MİLLİ PARA VE DİJİTAL TÜRK LİRASI: SWIFT SİSTEMİYLE SAVAŞ

ABD kontrolündeki SWIFT sistemi ve dolarizasyon, emperyalizmin en etkili kontrol mekanizmalarından biridir. Türkiye, Çin ve Rusya gibi ülkelerle birlikte alternatif ödeme sistemlerine yönelmeli, kendi dijital para birimini küresel ticarette kullanıma açmalıdır. Küresel finans çetelerinin oyununu bozmanın ilk yolu, onların parasını reddetmektir.

3. ÜRETİM DEVRİMİ! İTHALATA DEĞİL, YERLİ GÜCE DAYALI EKONOMİ

Türkiye’nin her yıl milyarlarca dolar döviz açığı vermesinin ana nedeni, yüksek teknoloji ürünlerini ithal etmesidir. Savunma sanayiindeki atılımı tarımda, ilaçta, enerjide ve bilişimde de göstermedikçe ekonomik bağımsızlıktan söz edilemez. Kendi uydusunu yapan bir ülke, kendi çipini de üretmelidir. “Yerli ve milli üretim” slogan değil, kurtuluş reçetesidir.

4. EKONOMİK NATO! KÜRESELCİLERİN BLOKLARINA KARŞI DİRENİŞ EKONOMİLERİ İTTİFAKI…

Dünyada Batı ekseninin dışında yükselen bir dip dalga var: BRICS ülkeleri, Afrika kalkınma hareketleri, Güneydoğu Asya’nın üretim gücü… Türkiye, bu yeni eksende yer almalı; ticaretini, yatırım ortaklıklarını ve finans sistemlerini bu bloklarla geliştirmelidir. Küreselcilerle değil, ezilenlerle ittifak kurarak ayakta kalınır.

5. BİLGİ HARBİ VE ALGI OPERASYONLARINA KARŞI EKONOMİK PSİKOLOJİK SAVUNMA!

Bugünün savaşları sadece sahada değil, ekranda, sosyal medyada, finans sitelerinde ve reyting kuruluşlarında yapılmaktadır. Türkiye’nin ekonomik göstergeleri, uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından sürekli manipüle edilmektedir. Bu oyunları bozmak için Türkiye’nin kendi ekonomik değerlendirme ve reyting kuruluşunu kurması, içeride de medya okuryazarlığını geliştirmesi gerekir. Psikolojik işgal, veriyle yapılır; karşı hamle de aynı silahla gelir.

6. EKONOMİK VESAYET VE ASİMETRİK KUŞATMA!
  • Finansal Egemenlik Sorunu: Merkez Bankası’nın para politikaları, çoğu zaman iç dinamiklerden çok dış piyasa beklentileri doğrultusunda şekillenmektedir.
  • Borçlanma Paradoksu: Türkiye’nin ekonomik büyüme modeli, dış borçla fonlanmakta; bu da ülkeyi her kriz döneminde daha fazla dışa bağımlı hale getirmektedir.
  • Küresel Finansal Lobicilik: Sözde “yatırımcı güveni” adı altında ülkelere faiz artırımı dayatmak, reel sektörü boğmakta ve iç piyasayı kur şoklarına açık hale getirmektedir.
  • Algı ve Veri Savaşları: Uluslararası medya organları ve kredi derecelendirme kuruluşları, ekonomik gerçeklikleri çarpıtarak Türkiye’ye yönelik sistematik algı operasyonları yürütmektedir.
7.  STRATEJİK ÇIKIŞ YOLLARI! EKONOMİK BAĞIMSIZLIK İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ…

7.1 Parasal Egemenliğin Tesisi

  • Merkez Bankası’nın karar süreçleri dış baskılardan izole edilerek, yerli ve milli öncelikler doğrultusunda yeniden yapılandırılmalıdır.
  • Faiz politikalarında üretim ve ihracat odaklı düşük faiz-düşük enflasyon denklemi esas alınmalıdır.

7.2 Dijital Para ve Alternatif Ödeme Sistemleri

  • Türkiye, SWIFT sisteminin alternatifi olan yerli ödeme ağları kurmalı ve BRICS benzeri küresel bloklarla dijital para iş birliklerine yönelmelidir.
  • Dijital Türk Lirası’nın altyapısı hızla tamamlanarak, dış müdahaleye kapalı bir finansal yapı oluşturulmalıdır.

7.3 Yerli Üretim ve Teknoloji Hamlesi

  • Savunma sanayiindeki başarı modeli, tarım, ilaç, enerji, yazılım ve mikroçip teknolojileri gibi stratejik sektörlerde de yaygınlaştırılmalıdır.
  • İthalat yerine yerli üretimi teşvik eden, teknolojik bağımsızlığı hedefleyen bir sanayi politikası benimsenmelidir.

7.4 Yeni Ticaret Blokları ve Direniş İttifakları

  • Türkiye, tek kutuplu Batı merkezli ticaret düzeninden çıkarak çok kutuplu bir ekonomik diplomasi vizyonu geliştirmelidir.
  • Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle ticari, finansal ve teknolojik iş birliği anlaşmaları artırılmalıdır.

7.5 Algı Savaşına Karşı Ekonomik Savunma Stratejileri

  • Türkiye, kendi ekonomik reyting kuruluşlarını kurmalı; uluslararası derecelendirme tekellerine karşı bağımsız veri analitiği altyapısı geliştirmelidir.
  • Ekonomi medyası, manipülasyona açık olmaktan çıkarılıp kamuoyu bilgilendirme sorumluluğunu taşıyan bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır.
8. OLASI RİSKLER VE KONTROL NOKTALARI
RİSK FAKTÖRÜ MÜDAHALE STRATEJİSİ
Dış Borç Krizi Borç yeniden yapılandırması ve kaynak çeşitlendirmesi
Kur Şokları Swap anlaşmaları ve milli rezerv inşası
Spekülatif Saldırılar Sermaye kontrol mekanizmaları ve algoritmik gözetim
Lobicilik ve İç Sabotaj Stratejik denetim kurulları ve şeffaflık yasaları

Unutmamak gerekir ki,  bu topraklar Lozan’da silahla kurtuldu, şimdi ekonomiyle yeniden kuşatılıyor. Gördüğünüz ve bildiğiniz gibi emperyalizm sadece tüfekle gelmez. Bugün Türkiye’ye yöneltilen silah, Dolar’dır. Faiz oranıdır. Enflasyon korkusudur. Yatırımcı kaçırma tehdididir. Bunlar modern işgal yöntemleridir. Bu topraklar bir asır önce silahla kurtarıldıysa, şimdi de bu ekonomik cephede bilgiyle, üretimle, milli duruşla ve kararlılıkla korunmalıdır.

Türkiye’nin geleceği; askeri, diplomatik ya da siyasal değil, ekonomik bağımsızlık düzeyinde belirlenecektir. Emperyalist güçlerin ekonomi üzerinden uyguladığı vesayet düzeni, yalnızca teknik önlemlerle değil, milletin iradesi ve stratejik vizyonuyla aşılabilir.

Bu mücadele; yalnızca hükümetlerin değil, üniversitelerin, sanayicilerin, genç girişimcilerin, köylünün ve işçinin ortak seferberliğiyle kazanılabilir. Ekonomik istiklal, siyasal egemenliğin vazgeçilmez koşuludur. Bu kuşatma bir kader değil. Bu hikâye, yeniden yazılabilir.

..Ve unutmayın! Ekonomik bağımsızlık, Türkiye’nin ikinci istiklal savaşıdır.  Ekonomik savaşların yaşandığı bir çağda, finansal bağımsızlık bir tercihten öte, varoluş meselesidir.

Açıkça görülüyor ki; Türkiye yalnızca ekonomik göstergeleri değil, kaderini ve egemenliğini korumak için bir mücadele veriyor. Bu mücadele; sadece faizle, dövizle ya da büyüme rakamlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda kimliğe, geleceğe ve iradeye sahip çıkma savaşıdır. Bugünün savaşları, tankla değil bankla; tüfekle değil veriyle; işgalle değil algıyla yürütülmektedir.

Ve sorulması gereken asıl soru şudur:
Bir millet kendi parasına, üretimine ve kararlarına sahip çıkmazsa; başka kim onun bağımsızlığını savunur?

Unutma!
Savaşı göremeyen, barışı da koruyamaz.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Diyanet Zina Dedi, Dernekler Kaleye Ateş Açtı

Diyanet’in Cuma Hutbesine Kadın Derneklerinden Sert Tepki: “Çağ Dışı ve Müdahaleci Bir Dil” Diyanet İşleri …

Bir yanıt yazın

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.