Almanya Ekonomi Bakanı, doğum oranlarının düşmesi ve genç nüfusun azalması nedeniyle artan emekli sayısının sosyal güvenlik sistemine yükünü azaltmak için emeklilik yaşının 70’e çıkarılmasını önerdi. Azalan genç nüfusun ekonomik yükünü hafifletme amacıyla gündeme gelen bu tartışma, muhalefet tarafında sert tepkiyle karşılandı.
Avrupa genelinde yaşlanan nüfus ve azalan genç iş gücü, sosyal güvenlik sistemlerinde yeni krizlerin sinyalini veriyor.
Almanya da bu gelişmelerin merkezinde yer alıyor.
Ülke, hem emeklilik yaşı hem de emekli maaşlarının sürdürülebilirliği konusunda önemli bir çıkmazla karşı karşıya.
HÜKÜKMET EMEKLİLİK YAŞINI 70’E YÜKSELTMEK İSTİYOR
Almanya Ekonomi Bakanı Katherina Reiche, toplumun yaşlanması ve doğurganlık oranlarının düşmesi sebebiyle emeklilik yaşının 70’e çıkarılması gerektiğini açıkladı.
Bakan, “Emekli nüfus hızla artıyor, çalışma çağındaki gençlerin üzerindeki yük dayanılmaz boyutlara ulaşıyor.” dedi.
Reiche’ye göre, emeklilik yaşının yükseltilmesi, sosyal güvenlik sisteminin iflasını önlemek ve genç nüfus üzerindeki baskıyı azaltmak için zorunlu.
MUHALEFETTEN SERT TEPKİLER
Bu öneri, Almanya’da uzun süredir tartışma konusu olan emeklilik sistemine yeni bir boyut kazandırdı. Başta Sol Parti ve Yeşiller Partisi olmak üzere muhalefet, bu teklife sert tepki gösterdi.
Sol Parti lideri Ines Schwerdtner, Bakan Reiche’yi “büyük şirketlerin çıkarlarını kollamakla” suçladı ve “40 yıl çalıştıktan sonra herkesin yoksulluk sınırı üzerinde bir emekli maaşı alması gerekir. Kimse zorla daha uzun çalıştırılmamalı.” dedi. Schwerdtner’in itirazı, çalışma hayatının uzatılması halinde yoksulluk riskiyle karşılaşacak milyonlarca çalışanın endişesini yansıtıyor.
Yeşiller Partisi ise Almanya’da yasal emeklilik yaşının 2031’e kadar kademeli olarak 67’ye yükseltileceğini hatırlatıyor ve Bakan Reiche’nin bu gerçeği göz ardı ettiğini savunuyor. Yeşil Parti milletvekili Andreas Audretsch, özellikle fiziksel açıdan zor işlerde çalışanların 67 yaşında emekli olmasının bile mümkün olmadığını belirtiyor. Hemşireler, inşaat işçileri gibi meslek gruplarının dayanıklılık sınırlarının çoktan zorlandığına dikkat çekiliyor.
ALMANYA’DA NÜFUS KENDİNİ YENİLEYEMİYOR
Almanya’da kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı yaklaşık 1,35, oysa nüfusun kendini yenilemesi için bu rakamın 2,1 olması gerekiyor. Bu, genç nüfusun azalması ve çalışma çağındaki bireylerin sayısının düşmesi anlamına geliyor. Daha az genç, daha çok emekli anlamına gelirken, sosyal güvenlik sistemine ciddi bir yük biniyor.
Halk arasında da bu konuda görüş ayrılıkları var. Bazıları, demografik gerçekler karşısında çalışma süresinin uzatılmasını zorunlu görüyor. Ancak özellikle ağır işlerde çalışanlar ve sağlık durumu iyi olmayan yaşlı bireyler için bu öneri kabul edilebilir değil.
Bazı kesimler ise daha çok vergi adaleti ve gelir eşitsizliğine dikkat çekerek, zenginlerin daha fazla vergi ödemesi gerektiğini savunuyor.
Alman basını, Die Zeit ve Bild gibi büyük gazeteler, emeklilik yaşının yükseltilmesinin ekonomik açıdan kaçınılmaz olduğunu kabul etmekle birlikte, bu adımın krize sürüklenen Alman ekonomisini tek başına yeterli olmadığını vurguluyor.
Gazeteler, sosyal adalet ve iş gücünün fiziksel sınırları arasında bir denge kurulması gerektiğini yazıyor. Ayrıca kadınların iş gücüne katılımının artırılması ve göçmen alımının kontrollü biçimde yapılması gibi çözümler de ön planda.
Bir analizde, Almanya’nın çalışma çağındaki nüfusunun 2036 yılına kadar 7 milyon azalacağı belirtilerek, iş gücü açığının büyük olduğu ve göçün bu açığı kapatmada önemli bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Ancak göçün nitelikli ve ihtiyaç duyulan alanlarda olması gerektiği de altı çiziliyor.
Gazeteler, “63 yaşında emeklilik kolaylıklarının kaldırılması gerekiyor, ancak emeklilik yaşının artırılması tek başına çözüm değil” diyerek, kapsamlı sosyal ve ekonomik reformların şart olduğuna dikkat çekiyor.