Aziz DAĞTEKİN Yazdı
Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Ben milleti sokağa davet edeceğim günü bilirim” sözleri büyük bir siyasi skandalın fitilini ateşledi. Öyle bir söylem ki; siyaset sınırlarını aşıyor, devletin huzurunu ve milletin selametini açıkça tehdit ediyor. Hele ki “Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi izlersiniz” cümlesi, bir liderin ağzına yakışmayacak kadar sorumsuz, demokrasiye yakışmayacak kadar karanlık.
Sayın Özgür Özel, bu millet darbeleri yaşadı, bedeller ödedi. Siz hala ısrarla o sokakları işaret ediyorsunuz. Bu bir gaflet değilse, bir cesaret gösterisi de değil, bu bir demokrasi sınavıdır, ve siz o sınavda sınıfta kaldınız!
Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, “Hayırdır, darbe mi düşünüyorsunuz?”
Sandıkla başaramadığınızı sokakta mı deneyeceksiniz?
Hani hep diyoruz ya, “Sandıkla gelen sandıkla gider.”
Peki suçlunun suçu sandığa sığmıyorsa, o zaman ne yapılmalı?
Bu soruyu kendinize sordunuz mu hiç Özgür Bey?
Yolsuzluk, bir kişinin sahip olduğu yetkiyi kişisel çıkarı için kötüye kullanmasıdır. Bu ülkede yolsuzluğa göz yumulduğunda, sadece para çalınmaz; halkın umudu, milletin güveni, devletin itibarı da gasp edilir. Bugün CHP’li belediyelere yapılan operasyonlar; sadece birkaç başkanın değil, bir zihniyetin yargılanmasıdır.
Ve siz, ne yaptınız?
Yolsuzlukla mücadele edeceğinize, halkı sokağa çağırdınız.
Oysa hukuk devleti dediğiniz şey tam da bu anlarda kendini gösterir.
Ama siz hukuka değil, sokaklara güvendiniz.
Bu hiç olmadı Özgür Bey, bu hiç olmadı…
Sokaklar tehlikelidir.
Hele bazı sokaklar vardır ki, çıkmazdır.
O çıkmazlarda umutlar kırılır, gençler harcanır, ülke geriye gider.
Siz halkı adalete değil, öfkeye davet ediyorsunuz.
Siz hukukun üstünlüğüne değil, sokakların belirsizliğine sarılıyorsunuz.
Bir de aklımızdan şu geçmiyor değil…
Acaba Özgür Özel gizliden gizliye AK Parti’ye mi hizmet ediyor?
Çünkü bu kadar hatayı, bu kadar yanlış söylemi, bu kadar kötü stratejiyi başka türlü açıklamak güç.
Ve gelelim en can alıcı yere!
Yolsuzluk sadece çalanın değil, susanın da suçudur!
Görmezden gelen, susturan, aklayan herkes o kirli çarkın parçasıdır.
Siyaset, temiz kalmak zorundadır.
Halkın parasını yiyenler, bu millete ahkam kesemez.
Özgür Bey, tavsiyemiz nettir:
Yolsuzlukla mücadele lafla değil, içeriden başlar!
Danışman koltuklarında oturan lüks meraklısı gölgelerden kurtulun.
Etrafınızdaki siyasi keneleri, menfaat kovalayan simsarları temizleyin.
Halkı sokağa değil, hukukun üstünlüğüne çağırın.
Adalete inanın, adil davranın.
Belediye başkanlarına açık çağrımızdır!
Makamlar sizin değil, milletindir!
O koltuklar şahsi servet devşirme yerleri değil, halk için hizmet üretme yerleridir!
İhale değil, adalet dağıtın.
Rant değil, vicdan üretin.
Lüks araçlarda gezip halkın yoksulluğunu unutanlardan olmayın.
Her belediye başkanı şunu aklına kazımalıdır:
“Milletin vergisiyle alınan her kalem, halka hesap vermeyi gerektirir.”
Yolsuzluk, sadece ceza hukukunun değil, tarih ve millet vicdanının da konusudur.
Ve unutmayın:
“Temiz siyaset” artık bir tercih değil, mecburiyettir.
Çünkü bu millet artık süslü cümleleri değil, temiz karakterleri görmek istiyor.
Çünkü bu millet artık bağıranı değil, halk için çalışanı takdir ediyor.
Ve çünkü bu millet, bir daha hiçbir çürümüş düzene sessiz kalmayacak!