Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın KAAN savaş uçağında kullanılan motorlara dair yaptığı son açıklama, hem uluslararası çevreler hem de Türkiye kamuoyu açısından dikkat çekici mesajlar içeriyordu. Ancak bu açıklama, Türkiye’de bazı muhalif çevreler tarafından bağlamından koparılarak kamuoyuna sunuldu ve yeni bir tartışmanın fitili ateşlendi.
Fidan’dan ABD’ye Net Mesaj
Bakan Fidan, KAAN projesinin ilk aşamasında kullanılacak olan F110 turbofan motorlarıyla ilgili olarak, ABD’nin uyguladığı ambargolara değinerek, motorların tedariki konusunda yaşanan lisans sorunlarına dikkat çekti. Fidan, “ABD Kongresi’nde bekleyen motor lisanslarının bir an önce onaylanması gerekiyor. Aksi hâlde Türkiye alternatif çözümler aramak zorunda kalacaktır,” diyerek açık bir şekilde Washington’a mesaj verdi.
Bu açıklama, Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltma kararlılığını ortaya koyarken, aynı zamanda ABD ile ilişkilerdeki mevcut sıkıntıları da gözler önüne serdi.
Muhalefet “Yeni Açıklama” Gibi Servis Etti
Fakat bu teknik ve diplomatik içeriğe sahip açıklama, muhalif medya organları ve bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından sanki gizli bir bilgi açığa çıkmış gibi sunuldu. “Yerli ve milli denilen KAAN’ın motoru aslında ABD’den geliyor” gibi başlıklarla, kamuoyunda bir kafa karışıklığı yaratılmak istendi.
Oysa F110 motorlarının kullanılacağı, KAAN projesinin başından bu yana şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılan bir bilgiydi. Daha önce yapılan resmi açıklamalarda, KAAN’ın ilk test uçuşlarının General Electric üretimi F110 motorlarıyla gerçekleştirileceği, yerli motor TF35000’in ise 2032 yılı itibarıyla uçağa entegre edileceği net biçimde ifade edilmişti.
Endonezya Anlaşması Üzerinden Yaygara
Tartışmayı bir adım öteye taşıyan bazı çevreler ise, Türkiye ile Endonezya arasında imzalanan 48 adetlik KAAN ihracat anlaşmasını da bu bağlamda sorgulamaya başladı. “Kendi üretmediğimiz motorla uçak satabilir miyiz?” gibi sorularla, bu stratejik ihracat anlaşmasının meşruiyeti tartışmaya açılmaya çalışıldı.
Ancak gerçekte durum farklı. Endonezya’ya ihraç edilecek KAAN uçaklarında, yerli imkanlarla geliştirilen TF35000 motoru kullanılacak. Her iki ülke tarafından yapılan resmi açıklamalarda da bu husus açıkça vurgulanmıştı. Teslimatların 120 ay içerisinde tamamlanacağı ve bu süreçte TF35000’in hazır hâle geleceği belirtilmişti.
SSB Başkanı Görgün: “Hiçbir Şey Tek Bir Ülkeye Bağlı Değil”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün de konuya ilişkin yaptığı açıklamada, KAAN projesinin sadece bir ülkenin motoruna bağlı olmadığını ve farklı senaryoların eş zamanlı olarak değerlendirildiğini vurguladı. Görgün, “Seri üretimi yerli motor üzerinden planlıyoruz. Ancak takvimi riske atmamak adına alternatif tedarik kaynaklarını da masada tutuyoruz,” diyerek stratejik esnekliğe işaret etti.
Endonezya anlaşmasının da bu süreçten etkilenmeyeceğini belirten Görgün, “İhracat kapsamında teslim edilecek KAAN uçakları ABD menşeili motorlarla değil, yerli TF35000 motorlarıyla üretilecektir,” ifadelerini kullandı.
Bilinen Gerçek Üzerinden Algı Oyunu
KAAN savaş uçağının ilk versiyonlarında yabancı menşeli motor kullanılacağı, yıllardır kamuoyuyla paylaşılan teknik bir detaydı. Ancak bu gerçek, bazı çevrelerce siyasi malzeme hâline getirilerek kamuoyunda sanki yeni bir bilgiymiş gibi servis edildi. Oysa asıl mesaj, Türkiye’nin savunma sanayinde tek bir kaynağa bağımlı olmadan, milli üretim kapasitesini artırma iradesiyle yola devam edeceğidir.
KAAN sadece bir savaş uçağı değil, Türkiye’nin stratejik bağımsızlığına doğru attığı en somut adımlardan biridir. Bu gerçeği çarpıtarak gölgelemek isteyenlere karşı, toplumun bilinçli ve dikkatli olması şarttır.