Katar Dün, Yemen Bugün… Yarın Kim?

Aziz DAĞTEKİN Yazdı

Ortadoğu’da taşlar yeniden diziliyor, ama bu diziliş barış için değil, sömürü ve kan için yapılıyor. Bölgenin kalbine yerleştirilen pimi çekilmiş bomba, İsrail’in terör devletidir. Dün Katar’ı vuran, bugün Yemen’i bombalayan, yarın başka bir ülkeyi hedef alacak olan bu terör makinesi, ABD ve İngiltere’nin kanatları altında uçuyor. İsrail’in savaş uçakları havada yakıt ikmalini Amerikan ve İngiliz uçaklarından alıyor; yani akan her damla kanın altında Washington’un ve Londra’nın imzası var.
EMPERYALİST TİYATRONUN YENİ PERDESİ
Katar’daki saldırı, masum bir “barış süreci” bahanesiyle örtülmeye çalışıldı. ABD’nin klasik yalanı devreye sokuldu: “Haberimiz yoktu.” Oysa biz bu tiyatroyu defalarca gördük. İran’da da böyle oldu, Irak’ta da. Önce masumiyet rolü, sonra bombardıman, sonra işgal ve yağma. Şimdi aynı senaryo Yemen’de oynanıyor.
ABD’nin diplomasi dediği şey, İslam coğrafyasını diz çöktürmek, ekonomisini haraca bağlamak, halklarını köleleştirmekten başka bir şey değildir. İngiltere ise bu kirli oyunun kurucu ortağıdır; yüzyıllardır Ortadoğu’nun damarlarına zehir akıtan sömürgeci aklın günümüzdeki temsilcisidir. İsrail ise bu planın kanlı infazcısıdır.
TERÖRÜN DEVLETLEŞMİŞ HALİ: İSRAİL
Bugün İsrail, yalnızca Filistin’i değil, tüm bölgeyi hedef alıyor. Uçakları, füzeleri, istihbarat ağları ve Batı desteğiyle Ortadoğu’da devlet kılıfına sokulmuş bir terör örgütünden başka bir şey değildir. Dün Katar’a suikast girişimleriyle saldırdı, bugün Yemen’de sivil halkı bombalıyor. Her saldırı, ABD ve İngiltere’nin sağladığı lojistikle, havada yapılan ikmallerle mümkün oluyor.
Soruyoruz: Bir devletin savaş uçakları, başka devletlerin havada desteği olmadan yüzlerce kilometre ötede nasıl operasyon yapabilir? Bu basit askeri gerçeği bile görmek istemeyenler, ya kör ya da işbirlikçidir. İsrail’in suç ortağı yalnız değildir; her bombada ABD ve İngiltere’nin payı vardır.
ULUSLARARASI HUKUKUN İFLASI
BM, AB, NATO… Hepsi yalnızca boş sözlerden ibarettir. İsrail’in savaş suçlarını durdurmak için hiçbir şey yapamıyorlar. Çünkü Batı düzeni, kendi kurduğu kurumları kendi çıkarları uğruna işlevsizleştirmiştir. Dünya sahte bildirilerle oyalanırken, mazlum coğrafyaların çocukları ölüyor, şehirleri yıkılıyor.
Uluslararası hukuk, mazlumlar için değil; güç sahipleri için çalışıyor. ABD’nin Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da yaptığı katliamların hesabını kim sordu? İsrail’in onlarca yıldır süren işgal ve katliamlarının önüne hangi yaptırım geçti? Hiçbiri. Çünkü sistem, zalimleri korumak için var.
EKONOMİK KÖLELİK DÜZENİ
ABD yalnızca bombalarıyla değil, ekonomisiyle de bölgeyi esir alıyor. Katar’dan alınan 1,2 trilyon dolarlık yatırım sözü bunun en somut örneği. Ancak Katar’ın başkentine saldırı düzenlenirken, bu paranın bir güvenlik garantisi olmadığı ortaya çıktı. Yani ABD, İslam dünyasından parayı alıyor; ama karşılığında güvenlik değil, daha fazla kaos getiriyor. Bu, haraca bağlamaktan başka bir şey değildir.
İngiltere de aynı oyunun ekonomik ayağında rol alıyor. Londra, Körfez ülkelerinin sermayesini kendi piyasasına çekiyor; ardından bu serveti İsrail’in savaş makinesini ayakta tutmak için kullanıyor.
TÜRKİYE İÇİN TARİHSEL ZORUNLULUK
Türkiye bu tabloyu çoktan görmüştür. IŞİD saldırılarında bile Batı’dan beklediği desteği bulamayan Türkiye, kendi güvenliğini kendi elleriyle sağlamak zorunda olduğunu anlamıştır. Bugün ABD’nin, İngiltere’nin ya da NATO’nun vaat ettiği hiçbir şeyin değeri yoktur. Gerçek güvenlik, yalnızca bağımsızlık ve kararlı duruşla mümkündür.
Türkiye susamaz. Filistin katledilirken, Katar’ın egemenliği hiçe sayılırken, Yemen bombalanırken, “benim sıram gelmez” diyenler büyük yanılgı içindedir. Bugün Ortadoğu’nun her ülkesi önünde tarihi bir sınavla karşı karşıya: Ya ABD–İngiltere–İsrail ittifakının kanlı sömürüsüne boyun eğecek, ya da onurlu bir direnişle yeni bir düzen kuracaktır.
KÜRESEL TEHLİKENİN ORTAK ADI: ABD, İNGİLTERE ve İSRAİL
Bugün dünya barışına en büyük tehdit yalnızca İsrail değildir. Onu besleyen, büyüten ve kanlı suçlarını destekleyen ABD ve İngiltere’dir. Bu üçlü, gezegenin her köşesinde kriz, kaos ve ölüm ihraç ediyor. Irak’ta milyonları katleden, Afganistan’ı harabeye çeviren, Libya’yı paramparça eden, Suriye’yi yıkan, şimdi Yemen’i kana bulayan bu ittifaktır.
Artık gerçeği haykırmanın zamanı gelmiştir: ABD, İngiltere ve İsrail dünya barışının en büyük ortak tehdididir. Bu gerçeği görmeyen her ülke, yarın aynı ateşin içinde yanacaktır.
SUSMAK İHANETTİR
Bugün susmak, yarın köleliktir. Bugün birlik olmak, yarın özgürlüktür. Türkiye için seçenek açıktır: ya kendi yolunu çizecek, ya da başkalarının çizdiği haritada yok olup gidecektir.
Ortadoğu’nun geleceği, ancak zalimlere karşı dimdik duran, bağımsızlığını savunan ve mazlumların sesi olan bir Türkiye ile güvence altına alınabilir. Tarih, suskun vicdanları affetmeyecek; zulme karşı direnenleri ise şerefle anacaktır.