Aziz Dağtekin yazdı
Bugünkü yazıma bir masal içerikli ibretlik bir uyarıyla başlamak istiyorum. Günün birinde ormanın kralı Aslan’a güç yetiremeyen Tilki ile Çakal, onun kudretine doğrudan karşı koyamayınca klasik bir oyun sahnelediler. Kurnazlıkla, sinsilikle, gölgelerde örülen bir tuzakla…
Tilki sordu:“Bu Aslan’ı nasıl düşürürüz tuzağa?”
Çakal sırıtarak cevapladı:“Senin aklın yetmiyorsa, benim gücüm hiç yetmez.”
Ormanın derinliklerinde, kudret ile kurnazlığın, irade ile entrikanın kadim savaşı yeniden başladı. Aslan hükmediyor olabilir; ama onun gözünden uzak, hainler iş başında. Bu sadece hayvanlar âlemine ait bir hikâye değil; bu, çağlar boyunca süren bir mücadelenin metaforudur. Zayıf ama sinsi olanla, güçlü ama açık oynayanın savaşı.
Tarih boyunca bu mücadele hep sürdü. Kimi zaman siyasette, kimi zaman diplomasi masalarında, kimi zaman da milletlerin kaderini belirleyen anlarda. …Ve unutulmasın ki, bu ormanda ne tilkinin kurnazlığı, ne de çakalın kalleşliği hüküm sürer. Çünkü bu ormanda Bozkurtlar uyumaz!
Bozkurt sahaya indiğinde, gölgelerde dolaşan tüm sinsi planlar yerle bir olur. Çünkü bilirler ki, Bozkurt’un bakışı bile yürekleri titretmeye yeter.
Bugün Türk dünyası, dost maskesiyle dolaşan hain planların tam ortasındadır. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında “birlik” adıyla toplanan bazı ülkeler, arka kapılardan başka masalarda pazarlık yapıyor. Özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile elçilik düzeyinde kurulan temaslar, bir gaf değil; apaçık bir ihanettir!
Bu temas, yalnızca Türkiye’ye değil; Türk milletinin istikbaline, Türk dünyasının geleceğine saplanan bir hançerdir!
Bugün Kıbrıs’ta Türkiye’nin kırmızı çizgilerini hiçe sayanlar, yarın Türkistan’da Batı’nın oyununa ortak olurlar. Dün Karabağ’daki sessizlikleri unutanlar, bugün Kıbrıs’ta diplomatik “açılım” süsüyle ihaneti meşrulaştırmak istiyorlar. Ama unuttukları bir şey var:
Bu coğrafyada Bozkurt’un nefesi, enselerindedir!
Bozkurtlar artık sessiz kalmayacak. Türk milleti, diplomatik nezaket maskesiyle yapılan sinsiliklere sabırla değil, stratejik direnişle karşılık verecek!
Artık sahaya inme zamanı. Bozkurt disiplini şart!
– Diplomaside Bozkurt Disiplini:
Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı içindeki “ağabey” rolünü yeniden tanımlamalı. Sadakat testi vakti gelmiştir! Kim Türk birliğini yürekten istiyor, kim sadece menfaat peşinde, hepsi tek tek ayıklanmalı. Bu yolda omuz omuza yürüyecek yol arkadaşları istiyoruz, sırtımıza saplanacak hançer değil!
– KKTC İçin Diplomatik Taarruz:
Kıbrıs’ta yapılan ihanete verilecek en net cevap, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtacak küresel bir diplomatik taarruzdur! Savunma devri bitti, şimdi atak zamanı! Türk diplomasisi artık susamaz, geri duramaz!
– İçimizdeki Çakalları Deşifre Et:
Medya, STK’lar, üniversiteler, gençlik yapılanmaları… Herkes ama herkes uyanmalı! Türk milletinin damarlarına sızan, dış güçlerin maşası haline gelen etki ajanları, satılık kalemler ve proje adamları tek tek ifşa edilmelidir. Bu artık sadece bir ideolojik mesele değil; bu bir varlık-yokluk savaşıdır!
Unutmayın!
Türk’ün dostluğu kıymetlidir, öfkesi kudrettir!
Kardeş bildiklerimiz Kıbrıs’ta ihanet ediyorsa, yarın Türkistan’da ne yapacakları bellidir. Ve bu millet artık “stratejik sabır” masalına inanmıyor.
Çünkü bu millet; ihaneti tanır, ihaneti unutmamıştır!
Bozkurt uyandı. Artık Türk milleti, aldatıcı diplomatik tebessümlere değil, gözlerin içini okuyan kararlılığa inanıyor. Yeter ki bu millet bir olsun, dirilsin, ayağa kalksın.
Çünkü bu çağ, artık Türk’ün çağıdır!
…Ve bu topraklarda, kurdun dişine güvenen değil, karşısına dikilen yanar.