Ekonet Haber Taraftar Değil, Haberciyiz
Aziz DAĞTEKİN Yazdı
Dünya tarihinin en karanlık sayfaları, zalimlerin zulmü karşısında sessiz kalanların utancıyla doludur. Bugün Gazze’de yaşananlar, bu utancın yeni bir halkasıdır. İsrail, “Gideon’un Savaş Arabaları B” adı verilen operasyonla Gazze Şehri’ni işgal planını resmen devreye sokmuş, binlerce askeri harekete geçirerek sivil halkı ölümün ve açlığın kıskacına mahkûm etmiştir.
Birleşmiş Milletler’in dahi yasa dışı bulduğu bu işgal girişimi, uluslararası hukukun açıkça çiğnenmesidir. Ancak mesele sadece İsrail’in saldırganlığı değildir; mesele, ABD’nin bu işgale verdiği açık destektir. Çünkü ABD’nin desteği, sadece bir müttefik dayanışması değil, bizzat soykırıma ve insanlığa karşı suça ortaklık anlamına gelmektedir. ABD’nin sağladığı askeri yardımlar, veto ettiği ateşkes kararları ve diplomatik kalkanları, Gazze’deki her çocuğun kanında iz bırakmaktadır.
Son 24 saatte Gazze’de 58 sivil daha şehit edilmiştir. Savaşın başladığı günden bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 62 bin 122’ye, yaralıların sayısı ise 156 bin 758’e ulaşmıştır. Bu sadece rakam değildir; her biri bir anne, bir baba, bir evlat, bir masum insandır. Açlığın silah olarak kullanıldığı Gazze’de 112’si çocuk olmak üzere 269 kişi kıtlık nedeniyle can vermiştir. Bu tablo, insanlığın gözü önünde işlenen bir soykırımın fotoğrafıdır.
İsrail’in işgalci saldırıları, BM kararlarını ve Cenevre Sözleşmelerini hiçe saymaktadır. Ancak İsrail’in bu cüretini artıran, ABD’nin koşulsuz desteğidir. Washington’un, “İsrail’in güvenliği” bahanesiyle işlenen suçlara sessiz kalması, aslında küresel düzenin çürümüşlüğünü göstermektedir. Bugün Filistin halkına reva görülen katliam, yarın başka mazlum coğrafyalarda tekrarlanacaktır.
Artık kınama açıklamaları yetmez. Dünya, İsrail’in savaş makinesini durduracak gerçek adımlar atmak zorundadır. Burada en kritik sorumluluk, Rusya, Çin ve Türkiye’ye düşmektedir. Bu üç ülke, hem bölgesel hem de küresel ölçekte İsrail ve ABD’nin tek taraflı hegemonyasına karşı koyabilecek güçtedir.
Rusya, tarihsel olarak emperyalizme karşı direnişin önemli bir aktörüdür.
Çin, yükselen gücüyle küresel dengeleri değiştirebilecek kapasiteye sahiptir.
Türkiye, hem coğrafi hem de tarihi sorumluluğuyla İslam dünyasının öncüsü konumundadır.
Bu üç ülkenin askeri, siyasi ve diplomatik anlamda ortak bir operasyonla Gazze işgaline son vermesi, yalnızca Filistin halkının değil, tüm insanlığın özgürlük mücadelesi olacaktır.
Bugün susan her devlet, her kurum, her birey bu suça ortak olmaktadır. Dünya, artık mazlumların çığlığını duymalıdır. Çocukların kanıyla beslenen bir işgal, medeniyetin değil barbarlığın ürünüdür. İnsanlık, vicdanını yeniden ayağa kaldırmalı ve tek ses halinde “Gazze yalnız değildir” diyerek haykırmalıdır.
İnsanlık suçu işlemeye devam eden Soykırımcı İsrail, Gazze’de mahalle aralarında insanları topluca katledecek kadar gözü dönmüş bir barbarlığa imza atıyor. Çocukların oyun oynadığı sokaklar, planlı şekilde cehenneme çevriliyor. Filistin halkı canlı kalkan gibi görülüp toplu kıyımla yok edilmek isteniyor. Bu, sadece bir savaş değil; insanlık onuruna açılmış bir koridor, kanla beslenen bir ölüm yolu inşa edilmesidir. ABD ise bu kanlı koridorun taşlarını döşeyerek suça ortak olmaktadır. İnsanlık, bu vahşete susarsa yarın kendi mezarını kazacaktır. O yüzden tek sesle haykırıyoruz: İsrail durdurulmalı, ABD’nin suç ortaklığı tarihin kara sayfalarına kazınmalıdır. Dünya birleşmeli, adalet zalimin boğazına geçirilmiş zincir olmalıdır!
Bu çağrı, sadece Filistin için değil; zulme uğrayan tüm mazlum milletler için, insanlık onuru için yapılmış bir çağrıdır. Gazze’nin karanlığı, dünyanın sessizliğiyle derinleşmesin. Vicdanlar uyansın, insanlık ortak direnişini yükseltsin.
