Aziz Dağtekin Yazdı
İstanbul’da çorba sıcak, bantlar kalın, mizah sert: Kameraların kapanmasıyla gerçekler değil ama espriler patladı!
İstanbul’un politik sahnesi yine “Çok Güzel Hareketler Bunlar” tadında bir gösteriye sahne oldu. Ancak bu kez sahnede oyuncular değil, siyasetçiler vardı. Gündemdeki “kamera bantlama” skandalı, bir çorba kasesine sığacak gibi görünmüyor.
İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması sonrası tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun otellerde yaptığı gizli görüşmelerde, kameraların korumalar aracılığıyla bantlanması sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Görüntüler yayıldı, tepkiler çığ gibi büyüdü… Derken sahneye CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıktı ve Türkiye siyaset tarihine geçecek bir açıklamayla müdahale etti:
“Çorba içerken karşımda kamera bantlıydı. ‘Bu niye bantlı?’ dedim. ‘Sosyal medyaya olmadık görüntüler düşmesin diye efendim’ dediler…”
Evet, yanlış duymadınız. Kamera bantlanmasının nedeni, dökülebilecek bir çorbanın yaratacağı “itibar lekesi”ymiş!
Bu açıklamanın ardından sosyal medyada “İstanbul Usulü Yolsuzluk Menüsü” hazırlandı:
Günün çorbası: Görünmeyen Gerçekler
Ara sıcak: Bantla Sarılmış Şeffaflık
Tatlı: İtibar Koruma Sosu ile Sunulan Mizah
Tüm bu açıklamaların ardından sahneye bu kez oyuncu Metin Yıldız çıktı. Mizahın en ince kılıcıyla, “bantlı kamera – çorbalı savunma” ikilisine karşı öyle bir video çekti ki, milyonlarca kişi “İşte bu!” dedi.
Yıldız, Özel’in açıklamasını tiye alarak aslında halkın büyük bir kısmının sesini yansıttı:
“Yolsuzluk değilmiş, çorba lekesiymiş meğer! Banttan geriye sadece çorba kaldı…”
Belli ki İstanbul’da artık bazı otel toplantılarında “gizlilik” menüsü servis ediliyor. Ancak halk ne çorbanın sıcaklığıyla ne de kameranın üstündeki bantla ilgileniyor. Asıl mesele şu:
Bant, sadece kamerayı değil, gerçeği de mi kapattı?
Özgür Özel’in açıklaması bir savunma mıydı, yoksa istemeden yapılmış politik bir skecin repliği mi, bilinmez. Ama kesin olan bir şey var: “Kamera kapanınca mizah patladı!” Halk da muhalefetin samimiyetini sorgulamaya başladı. Bantlı kameralar, bandaj olmuş bir itibarın üzerine mi çekildi?
Metin Yıldız’ın bu olaya dair yaptığı video, bir mizahçının siyasetçiden daha fazla gerçek söyleyebildiğinin en canlı kanıtı oldu. Çünkü bazen bir espri, bin politik demeçten daha etkili olabilir.
İstanbul’un göbeğinde çorba içilirken kapatılan kameralar, şimdi milletin aklında kapanmayan sorular doğurdu:
O bantlar, gerçekten bir “çorba dökülmesin” diye mi yapıştırıldı?
Yoksa dökülen başka şeyler mi vardı?
Son Söz: “İstanbul’da Bantlar Konuşuyor, Çorba Şahit!”
Bu olay, sadece bir mizah konusu değil; kamuoyunun siyasete olan güveniyle doğrudan ilgili. Bantla gelen adalet, çorba lekesiyle örtülmez.
Çünkü bu halk, artık şeffaflık istiyor. Çorba değil, hesap soran bir kamera istiyor.
Ve unutmadan…
İstanbul’da sadece bant konuşmuyor. Mizah da artık çok sert konuşuyor.