Aziz DAĞTEKİN Yazdı
Trafik denetimi amacıyla geliştirilen yapay zekalı radar sistemleri artık güvenliği değil, vatandaşın vicdanını ve cüzdanını hedef alıyor. Radar değil tuzak cümlesi bir serzeniş değil, toplumsal bir haykırışa dönüştü. Sorulması gereken şu: Bu sistem gerçekten adalet mi sağlıyor, yoksa teknolojinin arkasına gizlenmiş modern bir soygun düzeni mi hayal ediyor?
Madem yollar yapay zekayla denetleniyor, o zaman bu sistemin hatalı kestiği cezaları da yine yapay zeka ile yargılayın. Çünkü vatandaş haksız cezayı yargıya taşıdığında, mahkemeler trafik şubenin gönderdiği evrakları doğru, vatandaşı ise yalancı kabul ediyor. Delil yok, dinleme yok, savunma yok. Haksız bir ceza, haklı bir cezaya dönüşüyor. Eğer bu teknoloji gerçekten tarafsızsa, sadece ceza yazmakla değil, savunmayı da tarafsızca değerlendirmekle yükümlü olmalı. Adliyelerdeki dosya yükü çok mu ağır geliyor? O zaman savunmaları da yapay zekaya bırakın. Madem her şeyi ona devrediyorsunuz, adaleti de eksiksiz teslim edin.
Ama olmuyor. Çünkü sistem sadece ceza kesmeye programlanmış. Savunmayı, empatiyi, insanı anlamayı bilmez. Yalnızca kusur arar, cezaya döker ve susturur. Vatandaş hak aramaya kalkınca, belgeler önüne konur, sesini çıkarınca sisteme karşı geliyorsun denir. Bu yüzden bugün iki bakanlık çıkıp ortak komisyon kuruyor. Peki neden? Eğer her şey kurallara uygunsa, neden komisyon var? Demek ki sistemde bir arıza var. Demek ki bu radarlar adaletin değil, itirazın hedefinde. Vatandaş anlamıyor değil, artık kandırılmak istemiyor. Çünkü yalanlar yorgun düşürdü, çünkü adaletin terazisi bozuldu.
Yapay zekaya akıl verdiniz, iyi hoş. Ama vicdan vermeyi unuttunuz. Göz var, kamera var… Peki ya kalp nerede? Ceza yazarken hız sınırını aştın diyen sistem, neden o vatandaşın o hıza neden çıktığını sormaz? Belki bir sağlık durumu vardı, belki uyarı levhası eksikti, belki sistem hata yaptı. Ne önemi var? Yapay zekaya merhamet yüklenmemiş. Adalet duygusu kodlanmamış. Sadece işlev var, insaf yok.
Ve en acısı da şu: Bu sistemden yüzdelerle, oranlarla, nemalarla nemalananlar varsa, bilin ki orada kul hakkı vardır. Emekli bir vatandaş emekli maaşından fazla radar cezası yerse, sorgulanan radar değil, sorgulanmayan düzendir. Bu sadece bir trafik cezası değildir. Bu, adaletin susup paranın konuştuğu bir düzendir. Bu ülkede iman iktidar olmadığı kalpte, şeytan her daim ihtilal yapar. O yüzden mesele sadece teknoloji değil, adaletin vicdanla buluşup buluşmadığıdır. Yapay olsun, insan zekası olsun; adaletsizliğe alet olduktan sonra hiçbir farkı yoktur.
Biz teknoloji düşmanı değiliz. Ama vicdan yoksunu bir zekayı, adalet kılığına girmiş bir zulüm düzenini asla kabul etmiyoruz. Kuralları çiğneyen vatandaşları değil, insanı hiçe sayan sistemleri sorguluyoruz. Ceza yazmayı biliyorsan, adaleti de öğren. Çünkü radar değil, kul hakkıyla çarpılırsınız.
Sustukça bu düzen büyür. Bir gün hepimizin kapısını çalacak o zimmetli cezalar. Çünkü bu sadece bir hız cezası değil, bu bir hak gaspı. Bu, milyonlarca insanın ortak feryadıdır. Bize yapay zeka değil, insan gibi düşünen adalet lazım. Algoritma değil, vicdan çalıştırın. Çünkü biz bir tuş değiliz, biz insanız.
Unutmayın! İmanın iktidar olmadığı kalpte şeytan her daim ihtilal yapar. Ve her haksız ceza, o kalplere kazınmış bir isyandır. Biz yapay zekaya değil, Yaradan’ın terazisine güveniyoruz.