1071’in Sessiz Çığlığı ve Kefenle Yazılan Destan!

Aziz DAĞTEKİN Yazdı


Bu gün 26 Ağustos 1071… Aylardan Ağustos, günlerden Cuma… Güneş doğmadan evvel, Anadolu’nun kapılarında bir millet tarih sahnesine yeniden çıkmak için dua ediyor, tekbirlerle saf bağlarken kalplerinde yalnızca bir iman çarpıyordu: Ya Allah, Bismillah, Allahuekber!

Malazgirt Ovası, yalnızca bir savaş meydanı değil; Türk’ün kaderinin yazıldığı, Alparslan’ın beyaz kefenini kuşanarak “Zafer, iman edenlerindir” dediği kutlu bir sahneydi. O gün orada atılan her nara, kılıçtan sıçrayan her kıvılcım, göğün derinliklerine ulaştı ve bir millete, bin yıl sürecek bir yurt hediye etti.

Malazgirt, bir zaferden öteydi. O, Türk’ün binlerce yıllık bozkır iradesini, Anadolu toprağına mühürleyen büyük bir yürüyüştü. Türk, Tanrı Dağları’ndan kopup geldi, Fırat’ın sularını geçti, Anadolu’nun bereketli topraklarına adım attı. Ve işte o gün, Sultan Alparslan’ın komutasındaki yiğitler, kefenlerini kuşanmış bir iman ordusu gibi ilerlerken, yalnızca bir coğrafyayı değil, bir geleceği de fethettiler.

Bu topraklar, o günden itibaren Türk’ün vatanı, Türk’ün ebedi yurdu oldu. Malazgirt’te yakılan bu meşale, asırlardır hiç sönmedi. Çünkü Türk’ün yüreğinde imanla yoğrulmuş bir millet aşkı, bir Turan ülküsü, bir özgürlük sevdası vardı.

1071’den bugüne, bu kutlu toprakların üzerinden fırtınalar eksik olmadı. Haçlı Seferleri ile gelen Batı’nın karanlık orduları, Moğol istilalarının acımasızlığı, 19. yüzyılın sinsi sömürgeci emelleri, 20. yüzyılda Sevr prangası ve nihayetinde küresel emperyalizmin modern tuzakları…

Anadolu’nun kalbinde oynanan her oyun, Türk’ü vatansız bırakmak, bu coğrafyayı Türk’ün elinden koparmak içindi. Ama ne oldu? Her defasında Türk, küllerinden doğdu. Çünkü bu millet bilir ki; vatan dediğin, yalnızca toprak değil, bir şehidin kanı, bir ananın duası, bir neslin umududur.

Bugün de aynı oyunlar devam ediyor. Kimi zaman ekonomik kuşatmalarla, kimi zaman etnik ayrılık tohumlarıyla, kimi zaman inanç üzerinden oynanan fitnelerle Türk’ün direncini kırmaya çalışıyorlar. Ama unuttukları bir gerçek var: Bu topraklar, Malazgirt’te kefen giymiş bir milletin kanıyla vatan oldu. Ve Türk’ün iradesi, hiçbir emperyal plan karşısında eğilmedi, eğilmeyecek!

Bugün Türk milliyetçiliği, bir öfkenin değil, bir bilincin, bir uyanışın adıdır. Bu bilinç, Malazgirt’te atılan o ilk adımın, Çanakkale’de yazılan destanın, Sakarya’da yükselen direnişin devamıdır.

Türk, yalnızca bir millet değildir; adaletin, cesaretin, dirilişin adıdır. Bu coğrafyada birlik olmadan, kardeş olmadan, birbirine kenetlenmeden var olamayacağımızı tarih defalarca öğretti bize. İşte bu yüzden, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözü, sadece bir uyarı değil; değişmez bir gerçeğin ifadesidir. Ne yazık ki bugün, beş Türk devletinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaması ve Rum kesiminde temsilcilik açması, bu birliğe gölge düşürmüştür. Biz ise onların da özüne dönmesini, Türk’ün kardeşlik ruhunu yeniden hatırlamasını temenni ediyoruz.

Malazgirt’te yükselen tekbirlerden Çanakkale’nin siperlerine, Sakarya’nın kanlı ovalarından 15 Temmuz gecesinin karanlık sokaklarına kadar değişmeyen bir gerçek var: Türk, inandığı yolda asla eğilmez.

Alparslan’ın meşalesi bugün hâlâ yanıyorsa, bu milletin damarlarında dolaşan o cesaret, o iman, o vatan sevdası sayesindedir. Bin yıl önce atalarımızın kefenleriyle yürüdüğü bu yolda, bugün de bizlere düşen görev bellidir: Bir olmak, diri olmak, iri olmak…

Gelin, bu bilinçle yeniden dirilelim. Emperyalizmin zincirlerini kıran ecdadımız gibi, birlik olalım. Çünkü ancak bir ve beraber olduğumuzda Malazgirt’in ruhu, Alparslan’ın meşalesi, Oğuz Kağan’ın duası yeniden yükselecek.

Unutmayalım ki, bu toprakların bedeli kanla ödendi. Bugün bize düşen, Malazgirt’in ruhunu geleceğe taşımak, Türk’ün şanlı yürüyüşünü Turan ufkuna dek sürdürmektir. Ve biz inanarak diyoruz ki, Yar oldu yollar bana Söyledi diller bana Turan eller var olsun; Düşmanlar kahrolsun! Rabbim Türk’e yar olsun! Çünkü biz biliriz ki, bu topraklar bize miras değil, emanettir. Atalarımızın kanıyla yoğrulmuş bu aziz vatan, ecdadın bize bıraktığı en kutsal vasiyettir. Bizler, Sultan Alparslan’ın cesaretiyle, Alp erenlerin imanı ve töreye bağlı yiğitlerin iradesiyle yarınlara yürüyen bir milletiz. Ne zaman ki birlik olur, atalarımızın yolundan sapmazsak; ne zaman ki töremizi korur, izimizi sürdürürsek, işte o zaman Malazgirt’in ruhu her daim yaşayacaktır. 26 Ağustos Malazgirt Zaferimiz kutlu olsun, Rabbim Sultan Alparslan’dan gani gani razı olsun.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

AK Parti’den Sert Mesaj: Af Defteri Kapandı, Çay Kazanı Kaynıyor

ANKARA – 24 Ağustos 2025 Özel Haber)Türkiye gündemini yakından ilgilendiren tartışmalara ilişkin AK Parti’den dikkat …

Bir yanıt yazın

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.